DİĞER
“26 Ocak 2023 tarihli Mesut Varlık yazısını okuduğumda, aslında nasıl da önyargılarımızın kurbanı olabileceğimizi fark ettim. Çünkü yazıda birtakım tuhaflıklar, beni rahatsız eden, kelimelerle tarif edemeyeceğim bir şeyler vardı, neydi bunlar? Fark edemedikçe yazıyı tekrar okudum, okudukça, hislerimde haklı olduğuma daha çok ikna oldum...”
Bilge Karasu'nun 1950'lerde Forum dergisine yazdığı sergi tanıtımları ile resim ve heykel eleştirilerinden birkaçını sunuyoruz...
“Hiçbir yönetmenin hiçbir yazardan 'alıntı' yapmak için izin almasına gerek yoktur. Aksini düşünelim; yazarların yazılarında filmlerden sahneleri anlattığı, alıntılar yaptığı örnekleri saymaya başlayalım mı? 'Benim filmimden bahsedişinden hoşlanmadım' diye yönetmenler yazarlara, 'Bu oyunda tablomla dalga geçiliyor' diye ressamlar tiyatroculara... dava açmaya başlasa?”
Bilge Karasu’nun bugüne değin hiç yayımlanmamış bir çevirisine yer veriyoruz. Karasu’nun Metin Okuma Yazma ders notları arasında bulunan ve el yazısından bire bir dizilen çeviri metni, Gilles Deleuze'ün Marcel Proust üzerine 1964'te yazdığı kitabın ilk bölümüne ait...
“Taşrayı anlamak ve anlatmak için hep aynı formülü uygulamak ne kadar özgün ve yaratıcı? Bu yıl Altın Portakal’da yarışan ve Boğaziçi Film Festivali’nde gösterilen iki film, Kar ve Ayı ile Karanlık Gece üzerinden bu soruya cevap arayalım…”
Haziran ayının ilk vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Boğaziçi'nin Büyük Çöküntüyle doğuşu / Boğaz'ın suları çekildiği zaman / Gezegen24 / Kıraathane İstanbul Kitap Şenliği / "muhalefete şenliği egemen kılmak"
"Eşcinselliğin doğal olmayan bir ilişkilenme biçimi olarak alımlanmasına karşı, öykünün denizin tam ortasında kuir-oluşu konumlandırması, hikâyenin gidişatında doğanın büyük bir rol oynamasını sağlar. Karasu’nun insan ile insan-ötesi hayali bir balıkla yarattığı bu sevi ilişkisinde metnin parçalı ve katmanlı kuir dili, insan ve doğa ikiciliğini de bozuma uğratarak tasarlanmıştır."
Göçmüş Kediler Bahçesi'ni 45 yıl sonra keşfeden yepyeni bir okur, Bilge Karasu'nun kıta sahanlığında eşelenmeye, karasularında gezinmeye başladığı zaman neler hisseder? Osman Tümay'ın –başka metinlere de yaslanarak edindiği– Alsemender izlenimleri. Masal yazıldıktan yarım yüzyıla yakın bir süre sonra.
"Tarihteki bütün ‘büyük geceler’ birilerinin ‘yüce’ bulduğu kavram, sözcük ya da cümlelerin eseri değil mi? Her alanda en iyi eleştiri türü, yüce ve dokunulmaz olan kavramlar ve cümleleri sarsmak, bozmak ve bunların yerine başka yüce kavram ve cümleler koymamak değil midir?"
"Bir Zamanlar Anadolu'daki muhtar sahnesi her şeyin, filmin, hikâyenin, kurgunun, Komiser Naci’nin zanlıyı bu sefer gerçekten sorgulamasının, Savcı’nın kasıntılı devlet adamıyken Muhtarın köyüne sığınmasıyla dert dinleyen devlet görevlisi haline dönmesinin, Muhtar’ın siyasi emelleri için kulis çalışmalarının, Doktor’un zanlıyı kollamasının, Cemile gibi bir güzelliğin o köyde sıkışıp, orada yitecek olmasının ve bunlar gibi neredeyse filmde geçen her şeyin ortasında... Yani tam Anadolu’nun ortasında geçiyor bu sahne.
Mehmet Cevat Yıldırım, karantina günlerinde evinizdeki kediyle ilişkinizi yeniden gözden geçirmenize yol açabilecek kitapları ele alıyor. Kedilere dair ya da içinden kedi geçen kitapları…
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.